Ülkemiz 19. Yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa ve dünya ile aynı zamanda kendinden motorlu araçları hızla kabullenmiş ve kullanmaya başlamış. Ancak kendi ürünlerini ortaya koymakta ve üretmekte çok zorlanmış uzun seneler…alıp satmak, dünya markalarını içeride üretmek ya da kendi markalarını ortaya koymakta hep ikilem yaşamıştır. Yine de Türkiye’de ticari araçların geçmişi oldukça zengin ve çeşitlilik göstermektedir. Türkiye’de ticari araç üretimi ve kullanımı, Cumhuriyet’in kuruluşundan önceki döneme kadar uzanmaktadır. 1920’lerde ve 1930’larda kamyonlar, kamyonetler ve minibüsler gibi ticari araçlar, taşımacılık ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmıştır. Otomotiv sektöründeki büyük dönüm noktalarından biri, 1960’larda ve 1970’lerde gerçekleşen yerli otomotiv üretimi girişimleridir. Devlet destekli projelerle birlikte Türkiye’de ilk yerli otomobil olan “Anadol” üretilmiş ve ticari olarak da kullanılmıştır. Türkiye’de üretilen ilk kamyon; BMC Levend, 1966 yılında Türkiye’de seri üretime başlayan ilk yerli kamyon modelidir ve ticari araç üretiminin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Kamyon ve kamyonetler -özellikle uzak mesafe taşımacılığında- hızla hayvan ve hayvanlar tarafından çekilen araçların yerini almıştır. Yolcu taşımacılığında, kamyon şasesi üzerine yapılan kapalı gövde den oluşan otobüsler, Türkiye’de yaygın olarak kullanılan bir taşımacılık çözümü olmuşlar. İlk uygulamalar olan kamyon şasesi üzerine yapılan ahşap gövdeli otobüsler, kamyon şaselerinin sağlamlığından ve yük taşıma kapasitesinden faydalanmışlar. 1960 yılların başından itibaren Magirus (Otokar), BMC, Mercedes-Benz (Otomarsan), KARSAN ve MAN, Türkiye’de otobüs üretimi konusunda öncü markalardan olmuşlar, Türkiye’deki şehirleşmenin patlamasına paralel gelişen ulaşım ihtiyacına cevap verme yarışına girmişler. 1980’ler ve 1990’lar, Türkiye’de ticari araç üretimi ve kullanımında önemli bir büyüme olmuştur. Özellikle kamyon ve kamyonet üretimi artmış, yerli ve yabancı otomotiv şirketleri tarafından üretilen ticari araçlar Türkiye’nin taşımacılık sektöründe yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de otomotiv sektörü hızla gelişmeye devam etmiş ve ticari araç üretimi artmıştır. Özellikle global otomotiv şirketlerinin Türkiye’ye yatırımları ve üretim tesisleri açmalarıyla birlikte ticari araç çeşitliliği ve kalitesi önemli ölçüde artmıştır. Bu sayede Türkiye hem kendi markaları hem de uluslararası kıymetli pek çok markayı içeride geliştirmeye, en iyi kalitede üretmeye ve tüm dünyaya göndermeye devam ederek bu konuda Avrupa’nın ticari araç üssü olma gururunu taşımaya devam etmektedir. Dünyada ve ülkemizde büyük bir başarı hikayesi olan ticari araçlar içine girdiğimiz mobilite çağında yine büyük bir hikaye yazmaya başlıyor. Daha çevreci ve sürdürülebilirliği büyük katkılar sağlayacak bir sektör olan ticari araçlara yeni bir görev düşmektedir.

Yeni nesil ticari araçlar, teknolojik ilerlemelerin ve sürdürülebilirlik odaklı gelişmelerin bir sonucu olarak önemli bir dönüşüm geçirmektedir. Elektrikli tahrik sistemleri ile daha verimli çalışıp enerji tüketimi azaltarak, otonom sürüş tekniklerini ile kullanım kolaylığı sağlayıp, kaza ve arızalarının azaltılması ile üretkenliği arttırarak, her an her şeyle bağlantılı olup, yollarını optimize edip zamanımızı efektif kullanarak, paylaşımlı kullanıma imkan sağlayıp, mevcut kaynakların optimizasyonu edebilecek hale gelmektedir. Elektrifikasyon: Yeni nesil ticari araçlar, elektrikli ve hibrit teknolojilere yönelmektedir. Elektrikli ticari araçlar, fosil yakıtlara kıyasla daha düşük emisyon salınımı sağlar ve çevre dostu bir taşımacılık çözümü sunar. Bu da hava kalitesinin iyileştirilmesi ve karbon ayak izinin azaltılması açısından önemlidir. Otomasyon: Yeni nesil ticari araçlar, otonom sürüş teknolojileriyle donatılmaktadır. Bu, araçların sürücü müdahalesi olmadan seyahat edebilme yetenekleri anlamına gelir. Otonom ticari araçlar, daha güvenli ve verimli bir taşımacılık sağlamayı hedeflerken, sürücü yorgunluğunu azaltabilir ve iş gücü verimliliğini artırabilir. Bağlantılılık ve veri analitiği: Yeni nesil ticari araçlar, internet bağlantısı ve akıllı teknolojilerle donatılmaktadır. Araçların birbirleriyle ve çevreleriyle iletişim kurabilme yetenekleri, güvenlik, verimlilik ve bakım gibi alanlarda iyileştirmeler sağlar. Ayrıca, araçlardan elde edilen verilerin analizi, taşımacılık süreçlerinin optimize edilmesine yardımcı olur. Esneklik ve çok yönlülük: Yeni nesil ticari araçlar, esnek konfigürasyon seçenekleri sunar. Modüler tasarımlar ve adapte edilebilirlik, farklı iş gereksinimlerine uygun olarak araçların yapılandırılmasını sağlar. Bu da ticari araçların çok çeşitli sektörlerde ve uygulamalarda kullanılabilmesini sağlar. Elektrikli ticari araçlar önceki akrabalarından oldukça yalın hale gelebilmektedirler. Bir motor ve onun beyni ile dört tekerden oluşan platform araçlar üzerlerine konulacak farklı üst yapılar ile farklı modeller yapmaya imkan vermektedir. Böylelikle ürün geliştirme, üretme ve tedarik de sadelik sağlanarak hızlı ürünler ve hızlı çözümler sunmayı mümkün kılmaktadır. Elektrikli araç teknolojisi, içten yanmalı motorlara kıyasla daha az hareketli parçaya sahiptir ve daha az karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu da üretim ve montaj süreçlerini basitleştirir ve araçların daha yalın bir tasarıma sahip olmasını sağlar. Ayrıca, elektrikli araçlarla birlikte piller ve elektrik motorları gibi temel bileşenlerin daha kompakt bir şekilde yerleştirilebilmesi, iç hacimden tasarruf sağlar. Bu da araçlarda daha fazla kullanım alanı ve yükleme kapasitesi elde edilmesini mümkün kılar. Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlara kıyasla daha yüksek enerji dönüşüm verimliliği sağlar. Bu, daha az enerji tüketimine ve daha uzun menzile olanak tanır. Bu da taşımacılık işletmeleri için daha düşük işletme maliyetleri ve daha sürdürülebilir bir işletme modeli anlamına gelebilir. Daha yalın ve verimli ticari araçlar, yakıt tüketimini azaltırken çevresel etkileri de azaltır.